Okuma Notları I

Semih Eser, Yolcunun Günlüğü, Okuma Notları, Bilgi Peşinde

OKUMA NOTLARI I

*Galiba dağınık bir okuma tarzım var: Konudan konuya atlayarak gidiyorum. Bu yazının ilk başında R. Barthes’ten bahsetmiş onun “Ara Olaylar” kitabına ve “Parçalı Anlatım” tarzına değinmiştim. Aslında bir süredir yirminci 20. yy Fransız düşünürleri ilgimi çekiyor ve onları okuyordum. Özellikle “Zaman” kavramı çok ilgimi çekiyor.  M. Foucault ile ilgili bir makale okurken Gilles Deleuze’e sıçradım. Deleuze’ün “Varlık ve Zaman” kavramları ile ilgili düşünceleri beni Martin Heidegger’e götürdü. Ne alakası var diyebilirsiniz ama iş Heidegger’e uzanınca felsefe tarihinin en garip en şaşılası aşklarından Heidegger - Hannah Arendt aşkının mektuplarına bile göz atmaya başlamıştım ki, Arendt’in “Kötülüğün Sıradanlığı” üzerine düşünceleri daha fazla ilgimi çekti. Arendt’in bir Alman Yahudi’si olması ve Heidegger’in ise Nazi Partisine üye olması bu iki önemli feylesofun aşklarına engel olmamıştı. Bu aşkı Milan Kundera’nın kitabına verdiği isimle “Gülünesi Aşklar” kategorisine mi yoksa “ölünesi aşklar” kategorisine sokarsınız o size kalmış. (Yazar burada okuyucuyu da işin işine katarak onları sadece okuma eylemiyle sınırlı kalmayıp karar verme sorumluluğuna da ortak etmek istiyor.)

* Heidegger beni başka bir Alman düşünüre; Edmund Husserl’e götürdü. Fenomelojinin kurucu kabul edilen Husserl son durağım oldu. Bazıları iki bin sayfayı bulan kırktan fazla kitap yazmış. Hakkında yazılmış bir kitap ve birkaç makale dışında daha fazla derinlemesine okuyacağımı sanmıyorum. Bir hayli zor anlaşılır bir düşünür. Ancak onun “Zaman” kavramı üzerine bir seminer dinledikten sonra “Zaman”ı “Bellek ve Algı” ile birlikte değerlendirdiğini gördüm.

* Bu düşünsel koşuşturmaca Fransız düşünürlerle başladı ama bir Almanla bitti. Yalnız tekrar, bu sefer de aşağıdan yukarıya doğru bir okuma daha yapmak gerek. Bu sefer Husserl’den başlayıp Paul Ricoure ile bitirmeli.

* Yukarıda adı geçen feylesofları ve onların ‘Zaman’, ‘Varlık’, ‘Algı’, ‘Bellek’ ve ‘Anlatı’ kavramları üzerine okumam boşuna değil. Ayrıca size onlardan bahsediyor olmam ise bir ‘entelektüel ukalalık” hiç değil. Geçmişin bugünden daha güzel olduğuna inananlardan değilim. Yaşama hüzünlü bir nostaljiyle bakmam. Ancak olayları, nesneleri (şeyleri), insanları ve yerleri bir yandan kendi “algılamalarım” dahilinde “belleğimde” kaldığı şekliyle yansıtmaya çalışırken bir yandan da araştırarak ve kendi üslubumla “kentin belleğine” şehirli biri olarak katkıda bulunmaya çalışıyorum. Yapmaya çalıştığım tamı tamına bu: Bireysel zamanın oluşturduğu “belleği” toplumsal zamanın “belleğine” taşımak.

Yorum ya da sorularınız için: bilgi@bilgipesinde.com