Havana’da bir sabah
Havana'da bir sabah / Semih Eser
Havana’da bir sabah
Tam bir ay oldu alıştığım her şeyden uzak
yaşıyorum işte
Babamın kızarttığı ekmekleri de özledim,
rahmetli başka da bir şey yapmazdı pek.
Anneannemin sobada közlediği ayvanın tadı hala damağımda.
Babaannemin Tas kebabı meşhurdu,
ailece toplanılan bayram günlerinde yaptığı Tas kebabı.
Fahriye teyzemin kapuskası acılı olurdu.
Şimdi annemin zeytinyağlı dolmaları revaçta,
zaten o ne yapsa yenirdi.
Her evin kendine has kokusu vardı çocukluğumda.
Mesela bizim kapıcının evi kuyruk yağı kokardı.
Noray abinin evine girdiğimde ise limon kokusu yayılırdı etrafa;
limon kolonyası kokusu.
Karşı dairedeki komşumuz pazar ayinine giderken evden çıktığında
güller açardı apartmanda. Kim bilir nasıl temizdi evi!
İstanbul semt semt ayrı kokardı;
bir mahallede alın teri diğerinde parfüm,
en pahalısından ithal parfüm.
Bazen kanalizasyon patlardı o da olurdu olmaz değil.
Of çekilmez, geçilmez olurdu sokaklar.
Tabii Boğaz’a inince yosun kokardı her yer,
adalara giderken balıkçıl kuşların kokusunu duyardınız
bazen yunuslar da eşlik ederdi yolculuğa. İnanmayacaksınız ama
yunusların da kokusunu duyardım. Halâ anımsarım.
Ama İstanbul’u bir kokuyla anlatsak erguvan olurdu
dallarına sürgün vermiş erguvan.
Zaman geçtikçe yolda solgunlaşıyor anılar,
bellek siliniyor yer açmak için yenilerine.
Çocukluğumun kokularına, annemin yemeklerine
tutunmaya çalışıyorum.
Her sabah bir meltem esiyor penceremden,
Boğaz’ın yosun kokusu doluyor odama.
En çok ama en çok oğullarımı özlüyorum,
çocukluğumu ve
saflığımı
galiba…
Yorum ya da sorularınız için: bilgi@bilgipesinde.com